FİNANSAL HESAP BİLGİLERİNİN PAYLAŞIMININ CRS UYGULAMASI

25/12/2020

Finansal piyasaların uluslararası işlemler ve dolaşım nedeni ile genişlemesi beraberinde kara para trafiği ve vergi kaçakçılığı sorununu doğurmuştur. Kara paranın dolaşımını engellemek için pek çok çözüm girişiminde bulunulmuştur. Bu girişimler kronolojik olarak ilk önce ABD Hazine Bakanlığı ve Milli Gelirler Dairesi tarafından 18 Mart 2010 tarihinde yayımlanan “Foreign Accounts Tax Compliance Act- FATCA” (Yabancı Hesapların Vergi Uyumu Yasası) ile başlamıştır. Söz konusu yasa ile ABD kaynaklı vergilendirmeden kaçınılmasının önlenmesi ve şeffaf/ izlenebilir bir vergi sisteminin tesis edilmesi amacıyla gerçek ve tüzel kişi ABD vatandaşları ve/ veya vergi mükelleflerinin izlenmesi amaçlanmıştır. FATCA’ya uyum kapsamında ise ABD ve diğer ülkeler arasında karşılıklı olarak ikili anlaşmalar imzalanmış olup Türkiye 29 Temmuz 2015 tarihinde “Genişletilmiş Bilgi Değişimi Yoluyla Vergi Uyumunun Artırılması Anlaşması”nı imzalayarak 5 Ekim 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlamış ve süreç bu şekilde başlamıştır.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (The Organisation For Economic Co-Operation And Development- OECD) kara para aklama ve vergi cennetlerini önlemek adına ülkeler arasında yapılacak olan uluslararası anlaşmalar ile bu sorunun önüne geçmeyi amaçlamıştır. Bu konuda 2011 yılında Convention on Mutual Administrative Assistance in Tax Matters (Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi) çerçevesinde “Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması’’ yapılmıştır. Sonrasında Ortak Raporlama Standardı (Common Reporting Standart-CRS) düzenlenmiş, 13 Şubat 2014’te kamuoyu ile paylaşılmıştır. Son olarak 21 Temmuz 2014’te CRS mevzuatının nasıl uygulanacağının açıklandığı doküman (Standart for Automatic Exchange of Financial Account Information in Tax Manners) yayımlanmıştır.

CRS, uygulayıcı ülkelerin karşılıklı yapacakları bilgi değişimi ile vergiden kaçınmayı önlemeyi ve vergiye tabi gelirleri kayıt altına almayı amaçlayan bir düzenlemedir. CRS mevzuatını uygulamayı taahhüt eden çok sayıda ülke bulunmakta olup Türkiye de bu ülkelerden biridir.

Türkiye, 2011 tarihli Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesine dayalı olarak Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması’nı 21 Nisan 2017 tarihinde kabul etmiş ve anlaşma, 31 Aralık 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşmada Ek’ler olarak tanımlanarak sonradan tamamlanması öngörülen listeler bir boşluk oluşturarak anlaşmanın uygulanmasına dair soru işaretlerine sebep olmuştur.

Anlaşma içeriğindeki bilgilerin paylaşımında karşılıklılık ilkesinin varlığı, ülkeler arası ikincil anlaşmaların yapılmasını gerektirmektedir. Ülkemiz de bu kapsamda ilk defa 2018 yılında Norveç ve Letonya ile anlaşma yapmış olup, ikincil anlaşmaların yapıldığı ülkeler her geçen gün artmaktadır. Türkiye, son durumda 58 ülke ile ikincil anlaşmalar yapmış bulunmaktadır. Tüm taraf devletler hakkında güncel veriler https://www.oecd.org/tax/automatic-exchange/international-framework-for-the-crs/exchange-relationships/ adresinde bulunmaktadır.

Kamuoyunda Otomatik Paylaşım olarak adlandırılan finansal hesap bilgileri Banka ve Finans kurumlarından toplanarak Gelir İdaresi Başkanlığı’na verilecektir. Ancak uygulamadan etkilenen gerçek ve tüzel kişi şirketleri aydınlatma amacı ile Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 25 Ağustos 2020 tarihinde “Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Karşılıklı Olarak Otomatik Değişim Standardı Bilgilendirme Rehberi” yayımlanmıştır. Bu konuda kapsamlı bilgiye https://gib.gov.tr/sites/default/files/uluslararasi_mevzuat/Finansal_Hesap_Bilgilerinin_Rehberi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

CRS uygulaması ile finansal hesap bilgilerinin mukim ülkeye, vergisel amaçlarla kullanılmak üzere karşılıklı olarak ülke vergi idarelerince her yıl elektronik ortamda gönderilmesi öngörülmüştür. Ana kavram olan ve sistemin kaynaklandığı Mukim ülke (yerleşik) hakkında ayrıntılı açıklama için Gelir İdaresi Başkanlığı Banka ve Finans kuruluşlarına yönelik olarak 21 Nisan 2017 tarihinde “Mukimlik ve Durum Tespitine İlişkin Kılavuz” yayınlanmıştır. Ayrıca mukimlik belgesine ilişkin 3 no.lu sirküler yayınlanmıştır. (https://www.gib.gov.tr/fileadmin/CifteVergilendirme/cvoa_sirkuler_3.htm)

Tüm bu bilgilerin ışığında ve detayları uzman /danışmanlara bırakarak kısaca;

Paylaşıma konu finansal hesap bilgilerinin yerleşik olduğu ülkeye göre yurtdışı olan ülkelerden her yıl ve otomatik olarak vergisel amaçlarla kullanılmak üzere karşılıklı ve otomatik olarak elektronik (CRS) ile gönderilmesidir. Finansal hesap anlamında bankalar için mevduat, yatırım kuruluşları için saklama hesapları örnektir. Diğer nakdi değer sigortaları ve anüite (annuity) olarak yazılanların ülkemiz özelinde kullanımı nadir olup çeviri kaynaklıdır. Bilgileri toplayan finans kuruluşları için başlangıç tarihi 1 Temmuz 2017’dir ve bilgiler yıllık olarak 31.12 bakiyesi ile Eylül ayı sonunda verilecektir. Bu yıl pandemiden dolayı 31 Aralık 2020’ye ertelenmiş olup, geriye dönük yalnızca 1 yıllık bilgileri kapsayacak şekilde paylaşılacaktır. Gerçek kişiler için; son 3 yıldır para yatırma-ekleme şeklinde bir hesap hareketi gerçekleştirilmeyen ve son 6 yıldır hakkında finansal kuruluş ile iletişime geçilmeyen hesaplar, bakiyesi 1,000.00 ABD Dolarını aşmamak kaydıyla otomatik bilgi değişimi yönünden hareketsiz hesap olarak değerlendirilir ve bildirim yapılmaz. Yurtdışında Türk vatandaşı tarafından kurulmuş ve ortaklığının % 25’i geçmesi halinde şirket gelirlerinin de %50’den fazlasının faiz, kar payı gibi üretim dışı kalemlerden oluşmuş ise 250,000.00 USD doları limit belirlenmiştir. Sistemin can alıcı noktaları hesapların içeriği nelerden kaynaklandığı veya çifte vatandaşlık durumunda TC Kimlik Numarasının paylaşılmayacağı şeklinde açıklanmıştır. Ortak hesaplar ise, her bir ortak tüm hesap bakiyesi ile bildirileceğinden (ki bu hesap açılış şekli ile düzenlenebilir) sorun oluşturacaktır.

Uygulamanın akıllarda yarattığı bir soru işareti de çifte vergilendirmeye sebep olup olmayacağı hususudur. Paylaşılan veriler sonucunda hem mukim ülkede hem de diğer ülkede vergi mükellefi olasılığı ve dahi sorunu ortaya çıkabilecektir. Ancak aynı zamanda birçok devlet ile imzalanmış, yürürlükte olan gelir üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ile zaten çifte vergi alınması engellenmektedir. Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması nezdinde ikincil anlaşmaları imzaladığımız ancak Türkiye ile arasında gelir üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunmayan devletler Şili, Kolombiya, Cook Adaları, Costa Rica, Faroe Adaları, Gibraltar, Grönland, Guernsey, Hong Kong, İzlanda, Man Adası, Jersey, Liechtenstein, Mauritius, San Marino, Seychelles, Uruguay olarak görünmektedir ki bütün içinde çok yer tutmadığı gibi özellikle bu ülkeleri (offshore) seçenler dışında sorun oluşturmayacaktır.