TİCARİ DAVALARDA ZORUNLU ARABULUCULUK UYGULAMASI

Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan son değişiklikle ticari davalarda arabuluculuk zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu değişiklik davacının tüzel kişi yahut gerçek kişi olmasına ve uyuşmazlıkta yabancılık unsuru olup olmadığına bakılmaksızın; alacak ve tazminat talepleri bakımından uygulanacaktır. Kanun’un 5/A maddesine göre, ticari davalardan, alacak ve tazminat talepli olanlar hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

Arabuluculuk şartı aranan uyuşmazlıklar için, 01.01.2019 tarihinden sonra dava açılması için arabulucuya başvuru zorunludur. Zorunlu arabuluculuk halinde, arabuluculuk bürosuna kayıtlı arabuluculardan biri yetkili makamlarca görevlendirilecektir. Ancak taraflar listeye kayıtlı arabuluculardan birini seçebilirler, bu halde seçtikleri arabulucu görevlendirilir. Ticari davalarda arabuluculuk zorunluluğu, derdest davalarda uygulanmayacaktır. Ayrıca, taraflar arasında yapılan sözleşmede tahkim şartı öngörülmüşse, arabulucuya başvuru zorunlu değildir.

Böylece, ticari satımdan kaynaklanan davalar, kıymetli evraktan kaynaklanan davalar, sigorta uyuşmazlıklarından kaynaklanan davalarda alacak ve tazminat talep edilmesi halinde arabulucuya başvurulması zorunluluğu doğacaktır. Buna göre, alacak ve tazminat davalarında arabuluculuk dava şartı olarak belirlendiğinden; bu şart yerine getirilmeden açılan davalar; dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilecektir.

6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında “Arabuluculuk Kanunu”na göre, arabulucunun görev yaptığı yargı çevresindeki sulh hukuk mahkemesinden icra edilebilirlik şerhi alınan Arabuluculuk Uzlaşma Tutanağı, mahkeme ilamı hükmündedir. Arabuluculuk Kanuna göre, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşmaya varılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.

Arabuluculuk aşamasında, tarafların uzlaşmaması halinde arabuluculuk tutanağının bir örneği dava dilekçesine eklenerek ticaret mahkemelerinde dava açılabilecektir.

Kanaatimizce arabuluculuk başvurusuna konu edilecek uyuşmazlığın yabancılık unsuru içermesi durumunda uygulamada problemlerle karşılaşılabilecektir. Arabuluculuk görüşmesine başvuran yabancı tüzel kişiyse örneğin bir şirketse, şirket adına işlem yapan şahsın şirket yetkilisi olduğuna dair evrakın sunulması gerekecektir. Eğer Türkiye’de arabuluculuk yoluna başvurmak isteyen yabancı bir şirketin temsilcisi iseniz, kendi hukukunuza göre düzenlenmiş, başvurucu şirketin yetkilisi olduğunuzu gösterir evrakın dosyaya sunulması gerekmektedir. Eğer tabiiyetinde olduğunuz ülke “Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması” 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Konvansiyonu’nu kabul etmişse, bu evraka Türkiye’de yetkili makamlarca Apostille şerhi verilmesi yeterlidir. Yabancı kişilerin, mahkeme ilamı hükmünde olan ‘Arabuluculuk Uzlaşma Tutanağı’nı tabiiyetinde oldukları ülkede ve o ülkenin hukukuna göre uygulamak isterlerse, tanıma ve tenfiz prosedürlerini işletmeleri gerekecektir.

Tarafların arabuluculuk görüşmesine katılmamasına sonuç bağlandığı ve bu durum hak kaybına yol açabileceği için, Türkiye’de yerleşik olmayan yabancı gerçek ve tüzel kişilere tavsiyemiz Türkiye’deki bir avukatı arabuluculuk aşaması da dahil olmak üzere davanın takibi ve uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için yetkilendirmeleri yönündedir.